2 Mart 2011 Çarşamba

Dönüş Yolunda
















sabırla bekleyiştir demiryolu
yalnızlık titrettiğinde kalbini
soğuk teninden derine uzanır
o sakin kış akşamında
umuttur bir yandan
tren köşeyi dönmeden ulaşan ışığı
bekleyen yatağın sıcaklığı
unutturur geride kalanı

19 Aralık 2010 Pazar

Demiryolu ve Deniz

demiryolu dedik ya 
sanmayın aşamaz denizi...
geçer binip sırtına arabalıdan bozmanın
kendi binmese yükü biner onca üretimin
konu sadece binmekte değil...
bir bakın şu banliyö setine,
gelmiş denizin dibine
nasıl kafa tutuyor deniz işletmesine

8 Aralık 2010 Çarşamba

garip bir vazgeçiş bu
anlamadan kıymetini
kapatıvermişler önünü
kesivermiş bir benzinci
denizle ilişkisini
yetmemiş gibi kaybettiği aşkı
yitmiş, kaybolmuş çirkinmi çirkin
tonlarla çimento, demir ve 
bıkkın bir yaşam tarzı içinde
sadece denizini değil,
tarihini değil
ruhunu bırakmış geçen yüzyıla

30 Kasım 2010 Salı

Haydarpaşa

çatısı vardı yüksek ve hakim
çatısı vardı unutulmuş kaderiyle
çatısı vardı tek başına bir sembol
şimdi kül oldu güvercin pislikleriyle birlikte
mekanda ihtiyaç kalmadı süpürgeye
oysa kovalar yetmez kalbimin küllerine

19 Kasım 2010 Cuma

Grafiti


 















Bir açıdan aysberge benzer demiryolu. Göze görünen banliyöler, ana hat yolcu trenleri, garlar peronlar bir tarafa yığılır, göz kırpar. Su üstünde kalanıdır bu koskoca bütünün.
Yük taşır arka planda demir yolu. Kapalı vagonlarda taşıdıkları bize ve meraklı gözlere uzaktır. Yolcu dolu vagonlarla aynı rayların üstünde, ancak farklı tempoda akan bir zaman diliminde taşınır kargo. Belki sırf bu yüzden görünmez bizlere tam şehrin içinden geçen katarlar.
Bazen sadece kısa bir an için, kendini ifade arzusuyla duvara çizilen grafitiye çerçeve olurda iki yük vagonu, girer görüş alanımıza….

7 Kasım 2010 Pazar

Sohbet

















Fazla ne söze ne gerek, anlatıyor işte kendini fotoğraf.
Günlük ulaşımı yaşamına biçim verir kişinin, kimi
beklerken saatini dalar sohbetine, kimi taze haber
derdinde dalar gazetelere. Çoğunluk halkımız bakar,
etrafına elbet...

Değişim

kentleri bağlarken

kültürleri taşır raylarda

değerli yüküyle

zenginleşirken kentler

bir de bakarsın

kalmış değişimin dışında

tam değişenin yanı başında

1 Ekim 2010 Cuma

Ana Hat



















hızla geçer ana hat treni
şehrin göbeğinden
zaman gibi...
zamanın aksine
yavaşlamaz
köyde, kasabada
büyük şehrin acelesi,
geç kalma kaygısıdır
sürat kazandıran
sadece bu nedenden,
belki birde gürültüsünden,
yakışmaz tepeden baktığı beldelere
manası mekandan ziyade harekette
hareket merkezi şehirdedir

29 Ağustos 2010 Pazar

Umutsuz


Tanrı bilir nereden
Belki Selanik’ten gelen
Tozu indirir İstanbul’un göbeğine
İki parmak hortumdan çıkan
Ne inen toz, nede indiren su
Derman olmaz hortumu tutanla
Fırçayı sallayana
Giden vagon gene gelir tozlu
Bazen çamurlu
Eve gidense umut yoksunu

27 Ağustos 2010 Cuma

Simitçi

















Çok olmuş simitler ineli aç midelere

Boşalmış tezgâh ertesi sabaha dek

Ne var ki umut olmaya yetmemiş

Ne bu güne, ne yarına

Gidenin yerine cebe giren,

Simitçi yorgun, kalan son heves

Eve varıp gelen ilk trenle,

Bacakları uzatmaktan ibaret

18 Ağustos 2010 Çarşamba


















Kıtanın öte ucundan gelen rayları deniz karşılar

Yolun sonunda

Tren düdüklerine karışır vapur kampanaları

Güneş gözden kaybolup sokak lambaları yandığında

Ezan sesidir baskın olan

İşte o an kavrar yolcusu

Bindiği trenin adının neden Orient olduğunu


14 Ağustos 2010 Cumartesi

Koruma

















Vagonlarımı korumalı insanlardan,
İnsanlarımı vagonlardan?
Muhtemeldir bizi birbirimizden
Hiçbir şey akıp gitmiyor kendiliğinden
Yorgun diziler bizi bize rağmen taşısın diye
Bekçi tuttuk kendimize


6 Ağustos 2010 Cuma

Arter


















Büyük caddelere ana arter diyor haber spikerleri,
Kalabalıkları hedeflerine taşıyan arterlerin tersine,
Sessizdir demir yolları...
Trafik kilitlenmez, karda zincir gerektirmez,
Kimse anmaz onun adını yaşanmadıkça bir felaket,
Sessizce bağlar denizi karaya,
Banliyöleri merkeze, yada şehirleri birbirine
Kimi zaman altından, bazen üstünden
Çoğu kez yanından yanından akıp gider insanların
Arter ismi kapılmış, acaba ne demeli ona?

25 Nisan 2010 Pazar

Yürüyen Merdiven

Pazar günü akşam karanlığı bastırdığında gölgeler kalır Söğütlüçeşme tren istasyonunda. Son biletler için gişelere, ardından sadece bir kaç dakika istasyonda kalacak trenlere koşulur. Raylardan akan vagonların sesi duyulmaz olduğunda yürüyen merdivenlerin mırıltısı yankılanır duvarlarda. Söğütlüçeşme ülkenin yürüyen merdivenli tek tren istayonudur.

22 Nisan 2010 Perşembe

Yolcusu tamamlar demiryolunu, sabır ve hoşgörüsüyle. Yolcu, yaşama biçimini taşır vagonlara, şekil verir biletçilerinden ya da büfelerinden aldığı hizmete. Çoğu kez tanımladığı hizmetten habersiz, alır kendi biçimlendirdiği veya hoş gördüğü hizmeti. Kim bilir belki de bundan kapanmaz bazı vagonların kapıları...

17 Nisan 2010 Cumartesi


Bir garip ilişkisi var demir yollarının içinden geçtiği şehirlerle. Köprülerin, katanerlerin altından, fazla yakınlaşmasına izin vermeyen kırmızı fenerlerin arasından bakar pencerelerden işveyle göz kırpan davetkar ışıklara. Tel örgülerle çevrelenmiş rayların üzerinden hızla geçerken bakar etrafına demiryolcular, şehrin hem çok yakın, hem ulaşılmaz devinimine. O şehir son durak bile olsa, demiryolcunun evi bile olsa uzak ve ulaşılmazdır. Kim bilir yarın hangi şehirde makas değiştirecektir makasçısı, kim bilir o uzun tiz çığlık hangi ovanın sonsuzluğunda yankılanacak, son selamı kime verecektir makinist. Şehirlerle ilişkisi gariptir demiryollarının, onları bir birine bağlar, ortasından geçer en işlek meydanın. Bu bile yakınlaştıramaz demiryolcuyu geçip gittiği şehre…